Sezai KAYA, Gümrük Müşaviri, Gümrük ve Ticaret Eski Müfettişi

08.10.2015 tarihinde kaleme alınmıştır.

Hileli Gıda Raporu ve Kayıt Dışılık

Eylül 2015’te Dağlıca saldırısının olduğu ve 16 askerimizin şehit edildiği gün “Hileli Gıda Raporu” yayınlandı. Bu Rapor terör saldırısının etkisiyle gündemi pek meşgul etmedi.

Ne var ki, Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin, dernek binasında düzenlediği basın toplantısında, bu yılın başından itibaren yaptıkları çalışmalar sonucunda “Hileli Gıda Raporu”nu hazırladıklarını aktararak, gıda terörünün, “terör”den daha çok can aldığını ifade etti.

Yetkin, şekerlemelerin içine domuz jelatini, tekstil boyası ve hayvan yemi katıldığını, kuru üzümleri haşerelerden korumak için kurutulmadan önce mazota batırıldığını, köftede at etine, Adana kebapta kanatlı etine, kıymada sakatata, sucukta deri dokusuna, şifa niyetine satılan bitkisel macun ve bitkisel gıda takviyelerinin içerisinde sıklıkla ilaç etkin maddesi Sildenafil’e rastlandığını belirtti.

Yetkin ayrıca, Türkiye’de gıda denetimlerinin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve yerel yönetimler tarafından yapıldığına, bu denetimlerin kısıtlı sayıda denetçi ile kayıtlı işletmelere yönelik yapıldığını, kayıt dışı firmaların ise genellikle tespit edilemedikleri için bu denetim rakamlarının dışında kaldığını ifade etti.(Hürriyet, 2015)

Kendi Tecrübelerimle Denetim ve Kayıt Dışılık

Yetkin’in kayıt dışı firmalara yönelik bu vurgusunu yaptığı dönemde gümrük müfettişi olarak madeni yağ sektöründe ve gıda sektöründe faaliyette bulunan iki büyük şirkette denetim yapmaktaydım. Madeni yağ şirketinin piyasaya sürdüğü her bir ürünün üzerindeki barkod ve parti numaralarından üretim sürecinde hangi girdilerin kullanıldığına, hangi tanktan ne kadar hammadde çekildiğine, bu hammaddelerin nereden alındığına, üretim sürecinde kimlerin rol aldığına ulaşılabiliyordu. Gıda şirketinde de benzeri bir program kullanılıyor, girdiler görülebiliyor, girdileri üreten firmalara ulaşılabiliyordu. Kısacası her iki firmanın da kayıt düzeni sayesinde hammaddelerin ilk üreticisine kadar ulaşmak mümkündü. Görüldüğü gibi, böyle bir şirketin hileli işlem yapması söz konusu olamayacak, ucuz, kalitesiz, insan ve çevre sağlığına zararlı girdileri kullanması halinde yakalanması çok kolay olacaktır.

Bu örnekten anlaşıldığı gibi ekonominin kayıt altına alınmasının insan ve çevre sağlığına çok önemli katkıları bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda haksız rekabeti önleyerek ahlaki yozlaşmanın da azalmasını sağlayacaktır. Zira, hileli bir şekilde daha ucuza mal üreterek satan rakibi ile rekabet edemeyen üreticiler aynı yöntemlere tevessül edebilmektedir.

Kayıt dışı ekonomi, ticarete konu malların takibini de zorlaştırmaktadır. Üretim sürecinden nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar düzenlenen belgelerde malın izinin sürülebilmesi gümrüklerden sağlığa zararlı ürünlerin Türkiye’ye girişini de engelleyecektir. Örneğin, oyuncak üzerindeki yüksek vergiyi ödemek istemeyen bir kişinin konteyner içerisindeki oyuncakları başka bir mal imiş gibi beyan ettiği durumlarda, oyuncağın insan sağlığına zararlı olup olmadığı yönündeki analizden de kaçılabilmektedir. Bu gibi durumlarda çocukların sağlığına zararlı oyuncakların piyasada satılması kaçınılmazdır. Ancak ekonomisi kayıt altında olan bir ülkede ithalatçının böyle bir beyanda bulunması oldukça zordur. Zira, bu kişi gümrükte beyan ettiği duruma aykırılık arz eden bir fatura düzenlediğinde yakalanacağını bilir. Nihai tüketiciye yapılan satış belgesinden yapılan takiple ara aşamalarda ne kadar belge düzenlenirse düzenlensin ithalatçıya kadar gidilebiliyor olması bu tür durumların önüne geçecektir.

ATV Tipi Motosikletin Çarpması Sonucu Bir Arkadaşımın Ayağı Kırılmıştı.

Kayıt dışı ekonominin varlığı bazı mallar üzerindeki vergi yüklerinin arttırılması sonucunu doğurmaktadır. Bu durumda o mallar üzerindeki vergiyi ödemek istemeyen kişiler hileli yollara tevessül etmektedir. Bu neviden işlemler Devlet’i vergi kaybına uğratmaktan ziyade başka toplumsal sorunlara da neden olmaktadır. ÖTV ödememek için trafiğe çıkmayacağı beyan edilerek ithal edilen motosiklet benzeri araçlar bu duruma örnek verilebilir. Bu gibi araçlar trafiğe çıkmayacağı beyan edildiği için plaka almamakta ve periyodik muayenelerden muaf olmaktadırlar. Küçük ilçelerde, köylerde dolaşan bu araçlar muayene zorunluluğu olmadığı ve dolayısıyla bakımları yapılmadığı için yaralanma ve ölümle sonuçlanan trafik kazalarına karışabilmektedir.

Nitekim, yıllardır plakasız bir şekilde Trabzon’un köylerinde dolaşan bir ATV tipi motosikletin çarpması sonucu bir arkadaşımın ayağı kırılmış ve ölümden dönmüştü. Bahse konu olayda da görüldü ki, kazaya karışan motosiklet plakasız olduğu gibi yıllardır muayene de edilmemişti. Bu araç belirli aralıklarla muayeneden geçse idi, kaza yapmasına neden olan teknik eksiklikleri olmayacak ve durabilecekti. Buradan da görülmektedir ki, vergi adaleti ve kayıt dışılık insan sağlığına doğrudan etki etmektedir.

Terörün Finansmanı

Bazı ürünler üzerindeki vergi yükünün fazlalığı bu tür ürünlerin kaçakçılığının artması ve buradan elde edilen yüksek kazançla terörün finanse edilmesi sonucunu da doğurmaktadır. Kaçak sigara, mazot, içki gibi piyasaya arzı yüksek, hızlı tüketim mallarının kaçakçılığından terör örgütünün yüksek kazançlar elde ettiğine ilişkin çeşitli kurumlar tarafından düzenlenmiş sayısız raporlar bulunmaktadır. Keza, yüksek vergili malların ihraç edilmiş gibi gösterildiği ve yüklenilen vergilerin iadesinin talep edilerek terörün finanse edildiği durumlar da yok değildir.

Rüşvet

Kayıt dışılık rüşvetin artması sorununa da neden olmaktadır. Yüksek vergi ödemek istemeyen kişiler vergiyi tahsil ve denetlemeye yetkili memurlara rüşvet teklif edebilmektedir. Rüşvet alan ve bundan oldukça yüksek kazanç elde eden memurların, kumar alışkanlıklarının arttığı, evine, çocuklarına ve eşine olan sadakatinin zayıfladığı sıklıkla görülmektedir. Zira bu memur elde ettiği yüksek kazanç ile yatırım yapamadığından parayı harcama eğilimine girmektedir. Kumar ve eşe olan sadakat zayıflaması boşanmaları arttırarak sosyal sorunlara neden olmaktadır.

Öte yandan, rüşvetten yüksek kazanç elde eden memur arkadaşının, akrabasının üzerine ev, arsa, araba almak gibi yollarla servetini gizleyebilmektedir. Zaman geçtikçe bu kişilerle ilişkilerin bozulduğu, servet unsurlarının asıl sahibine iade edilmediği ve bu nedenle ölümle sonuçlanan kavgaların olduğu durumlarla karşılaşılmaktadır. Ekonominin kayıt altına alınması rüşvet alan memurların başkaları üzerine ev, arsa gibi servet unsurları almasının da önüne geçecektir. Zira o kişilere de servet unsurlarının kaynağının sorulacak olması bu gibi durumlara ihtiyatlı yaklaşmaları sonucunu getirecektir. Başkasının üzerine servet alamayan memur aldığı rüşveti gizleme sorunu yaşadıkça sistemin baskısını hissedecek ve rüşvet alma eğilimini azaltacaktır.