Sezai Kaya, Gümrük Müşaviri, Gümrük ve Ticaret Eski Müfettişi

1.Giriş

Ülkemizin önemli meselelerinden birisi ticari hayatın kayıt altına alınamamasıdır. Bu sorunun ülkemiz ekonomisine ciddi etkilerinin olduğu açıktır. Kayıt dışılığın vergi kaybına, vergi kaybının bütçe açığına, bütçe açığının borçlanma ile finanse edilmesi halinde bunun faizlerin yükselmesine[1], faizlerin yükselmesinin yatırımların dışlanmasına (crowding out effect) ve finans kapitalin (sıcak paranın) ülkemize yönelmesine, sıcak para girişinin döviz kurunun düşmesine, döviz kuru düşüşünün ithalatın artmasına-ihracatın düşmesine-cari açığın artmasına, cari açık artışının da döviz darboğazı yaşanıp ülkenin krize girmesine neden olduğu, bütçe açığının para emisyonu yoluyla finanse edilmesi halinde bunun da enflasyona neden olarak üretim ve istihdamın düşmesine ve kaynakların optimal dağılımı mekanizmasının bozulmasına neden olduğu ifade edilir.[2] Vakıa, anlattığımız zincirleme süreçte başka faktörler rol alsa da bütçe açığının içinde bulunduğumuz ekonomik durumun başlıca nedenlerinden birisi olduğu yadsınamayacak bir gerçektir. Kayıt dışılığın ülkemizi ekonomik krize soktuğu iddiaları karşısında ekonomik kriz dönemlerinden hızlı bir şekilde kurtulmamızı kayıt dışı ekonominin sağladığı yönünde iddialar da vardır. Ağır vergi yükü altında kalmayan kayıt dışı firmaların ekonomik faaliyetlerine devam edebildiği ve bu sayede ekonomik krizlerden çıkabildiğimiz iddiaların mantıksal dayanağıdır[3].

Ülkemiz ekonomisinin yapısal sorunlarından biri olan kayıt dışılık, yukarıda saydığımız makro etkilerin yanında belge düzeninin oturmamasına neden olmak, sahte belge kullanımını arttırmak gibi mikro sonuçları da doğurmaktadır. Sahte belge kullanımının ise ticari ahlakın çöküş sürecini hızlandırdığı da ortadadır.

Bu bağlamda; kayıt dışı sektörlerde üretilen eşyanın ihracında sahte belge kullanımı bu yazımızın konusunu oluşturmaktadır.

2.Merdiven Altında Üretilen Ürünlerin İhracı

Kayıt dışı üretimin simgesi haline gelmiş merdiven altı diye tabir edilen yerlerde üretilen eşyalar ihracatçının menfaatine geldiği durumlarda belge düzenlenerek kayıt altına alınmaktadır. Bunun hangi sebeplerle, hangi yöntemlerle ve hangi durumlarda yapılmakta olduğunu anlatacak olursak; 

Bavul-Kargo Ticaretinin Suistimali: Bavul ticareti yapma amacıyla kayıt dışında üretilmiş eşya alan kişiler eşyayı nakledilmesi için kargo şirketlerine bırakabilmektedirler. Bu eşyanın belgesiz eşya olduğunu bilen kargo firmaları söz konusu eşyayı belgeye bağlayarak ihracat işlemini gerçekleştirmekte ve ihracattan doğan KDV istisnasından yararlanmaktadırlar. İşlem şu şekilde gerçekleşmektedir. Kargo şirketi, söz konusu eşyanın ihracından doğan KDV iadesini alabilmek için, bu eşyayı içeren fatura düzenlettirerek malı iç piyasadaki herhangi bir firmadan satın almış gibi göstermektedir. İçerdeki firma ise belge ile kayıtlarına aldığı eşyaları gerçekte iç piyasaya belge düzenlemeden satan bir firma olmaktadır. Bu firmanın belgeli mal girişi belgesiz mal çıkışı şeklinde çalışması nedeniyle kaydi stoklarıyla fiili stokları arasında uyumsuzluk oluşmaktadır. Firmanın kaydi stoklarının aşırı yüksek olması ve muhasebe denkliği açısından 100 Kasa hesabının alacak bakiyesi verecek aşamaya gelmesi[4] herhangi bir vergi incelemesinde sorun yaratacağı için belge düzenleme zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Bir belgeye ihtiyacı olan kargo şirketi ile belge düzenleyerek kayıtlarını fiili stoklarıyla eşitlemek isteyen içerdeki firma bir şekilde bir araya gelmekte ve belge alışverişi gerçekleşmektedir. Böylece kayıt dışında üretilmiş belgesiz eşya içerdeki firmadan satın alınmış gibi gösterilmektedir. Üstelik, belgesiz satış yapan firmaların bu durumu sürekli hale getirmek için kargo şirketi kurduğuna ve bu sayede hem mali karını düşük gösterdiğine hem de haksız yere KDV iadesi aldığına da rastlanılmaktadır. Konunun daha da netleşmesi için örnek yardımıyla açıklarımızı somutlaştıracak olursak;

Kargoculuk faaliyeti ile uğraşan “X Kargoculuk” ile iç piyasadan tedarik ettiği eşyaları iç piyasaya satan “Y Tekstil” adında iki firma olduğunu varsayalım. “Y Tekstil” belge karşılığında satın aldığı tekstil eşyalarını belge düzenlemeden iç piyasaya satmaktadır. Kaydi stokları sürekli artan ama fiili stokları kayıtlarından az olan “Y Tekstil” şirketi yetkilileri bu durumdan rahatsız olmaktadırlar. Zira, hem 100 Kasa hesabı kısa bir süre zarfında alacak bakiyesi verebilecek, hem de herhangi bir vergi incelemesine alınmaları halinde fiili envanterinin sayılması belgesiz satışlarını çok çabuk bir şekilde ortaya çıkarabilecektir. Bu yüzden gerçekte olmayan bir satış için belge düzenlemeye razıdırlar. “X Kargoculuk” şirketi ise kendilerine taşınması amacıyla bırakılan belgesiz ihracat eşyasını belgeleyerek ihracattan doğan KDV iadesini alma amacındadır. Ancak malın iç piyasadan tedarik edilmiş gibi gösterilmesi gerekmektedir ve bu yüzden içerden kendisine fatura düzenleyecek bir firma arayışındadır. Bu iki şirketin ihtiyaçları birbiriyle örtüşmektedir. İşte bu noktada, iki şirket ihtiyaç çakışması nedeniyle birbirlerini bulmaktadırlar. (Bu iki şirketin sermayesi ve ortakları nedeniyle ilişkili şirket olması ya da muhasebelerini tutan kişilerin aynı olması halinde şirketlerin birbirini bulmasına gerek kalmayacak problemler daha kolay aşılacaktır) Sonuçta, “Y Tekstil” şirketi “X Kargoculuk” şirketine fatura düzenlemektedir. “X Kargoculuk” şirketi ise bu malları iç piyasadan tedarik edip ihracat yapan bir firma gibi davranmakta kayıt dışında üretilen eşya için özel fatura tanzim etmekte ya da ihracat beyannamesi düzenlettirmektedir. Daha sonra normal ihracat firmalarının yaptığı gibi ihracattan doğan KDV istisnası nedeniyle indiremediği KDV’nin iadesini almakta hatta başka ihracat teşviklerinden yararlanmaktadır. Bazı durumlarda da “Y Tekstil” şirketi durumundaki şirketler, kargo şirketlerine taşınması için bırakılan eşyaları doğrudan kendisi ihraç ediyormuş gibi gösterebilmektedir.

KDV iadesinden doğan alacağın, kendisinin, ortaklarının veya mal ya da hizmet satın aldığı kişilerin vergi borçlarına, ithalat sırasında uygulanan vergilere, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) prim borçlarına mahsubunun, miktarına bakılmaksızın inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilmesini fırsat bilerek mahsuben iade talebinde de bulunabilmektedir[5]. Bu yöntemlerle yapılan ihracat sonucunda, çeşitli sebeplerle yurda getirilemeyen paralar ihracat bedeliymiş gibi gösterilerek yurda sokulabilmektedir.

Dahilde İşleme Rejiminin Suistimali: Kayıt dışında üretilmiş eşyalar, dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edilmiş hammadde ile üretilmiş eşyaları (işlenmiş ürün) yurtta bırakan daha sonra da ihracat taahhüdünü kapatmak isteyen firmaların da imdadına yetişmektedir. Kayıt dışında üretilmiş eşyaları rejim sonunda üretilen eşyalarmış gibi göstermek şeklinde cereyan eden bu durumun daha da ileri boyutunda dahilde işleme rejimi kapsamında üretim yapan firmalar iç piyasadan eşyanın bünyesine giren diğer hammaddeleri KDV ödemeden tecil-terkin kapsamında almakta, bu hammaddeler ve dahilde işleme rejimi kapsamında getirilen hammaddelerin bileşimi sonucunda ürettiği eşyayı iç piyasada bırakmakta, yine kayıt dışından tedarik ettiği eşyaları ihraç etmektedirler. Böylece hem dahilde işleme rejimi kapsamında getirilen hammaddelerin gümrük vergisi ve KDV’sini hem de tecil-terkin kapsamında iç piyasadan tedarik ettiği malların KDV’sini ödememektedir. Hatta dahilde işleme rejimi kapsamında ihracat taahhüdünde bulunan firma kendine bir kargo şirketi bir de alt şirket kurmakta, alt şirketten tecil-terkin kapsamında mal alıp bunu iç piyasaya satmakta, kargo şirketine taşınması için bırakılan belgesiz eşyaları belgeye bağlayarak ihracat taahhüdünü kapatmaktadır. Alt şirket ise tecil-terkin kapsamında teslim ettiği mala ait indiremediği KDV’nin iadesini talep etmektedir. Sonuç olarak, oluşturulan mizansen hazineyi birden çok açıdan zarara uğratmaktadır. Durumu örnek yardımıyla açıklayacak olursak;

“Y Tekstil” şirketinin “X Kargoculuk” ve “Z İmalat” adında iki adet ilişkili şirketi olsun. “Y Tekstil” şirketi yurtdışından dahilde işleme rejimi kapsamında düğme getirsin ve gömlek üreterek ihraç edeceğinin taahhüdünde bulunsun. “Z İmalat” firmasından da tecil-terkin kapsamında gömlek kumaşı satın alsın. Üretim bittikten sonra “Y Tekstil” şirketi ürettiği gömlekleri iç piyasaya satacak, “X Kargoculuk” şirketine taşınması için bırakılan kayıt dışında üretilmiş, belgesiz gömleklere belge düzenleyerek ihracat taahhüdünü kapatmış olacaktır. Daha sonra “Z İmalat” şirketi tecil-terkin kapsamında mal satması nedeniyle KDV iadesi alacaktır.

Örnekte anlatılanlara benzemekle birlikte kayıt dışında üretilen ürünlerle, dahilde işleme rejimini suiistimal etme yöntemlerinden bir başkası da, rejimden yararlanılarak yurda sokulmuş kaliteli hammaddeden üretilen eşyaları iç piyasada bırakıp, daha sonra kayıt dışında üretilmiş aynı cins belgesiz eşyaları rejim sonucunda üretilmiş eşyalar gibi göstererek yurtdışı etmek şeklinde tezahür edebilmektedir. Bu durum çok küçük marjlarla çalışan firmalar için karlı olabilmektedir. Böylece, kalitesi ve dolayısıyla gümrük kıymeti yüksek eşyalar gümrük vergisi ve KDV’si ödenmeden yurda sokulmuş, iç piyasadan daha az maliyetle temin edilmiş eşyalar yurtdışı edilmiş ve ihracat taahhüdü kapatılmış olmaktadır.

Bazen, kargo şirketlerinin yerini aracı ihracatçı firmaların aldığı da olabilmektedir. Benzer mantığın çalıştığı bu yöntemde, taahhüdünü kapatmak isteyen müteahhit firmalar, aracı ihracatçıların ihraç edilmek üzere iç piyasadan topladığı kayıt dışında üretilmiş eşyalara sahte (fiktif) fatura düzenlemekte ve bu sayede taahhütler kapatılabilmektedir[6].

Dolaşım Belgesi Düzenleme: Rusya, Ukrayna, Bulgaristan gibi ülkelerden gelerek bavul ticareti yapmak isteyen kişilerin, Laleli, Merter, Zeytinburnu gibi örneklerini çoğaltabileceğimiz semtlerin merdiven altı veya bodrum katlarında üretim yapan üreticilerden mal alıp karşılığında kendi ülkelerinde gümrüğe ibraz etmek üzere belge istemeleri halinde kayıt dışılığın mikro sonuçlarından birisi olan sahte belge düzenlenmesi işlemi kendini göstermektedir. Şöyle ki;

Türkiye’nin ticaret anlaşması imzaladığı ülke vatandaşı olan ve kendi ülkesine bavul ticareti kapsamında mal ithal etmek isteyen kişi, vergi mükellefiyeti olmayan yerli firmadan satın aldığı malları kendi ülkesine sokarken tercihli tarifeden yararlanmak amacıyla gümrüğe ibraz edilmek üzere fatura ve EUR.1 ya da A.TR Dolaşım Belgesi istediğinde, fatura düzenleme imkanı bulunmayan yerli firma ithalatçının alıştan vazgeçmemesi için sahte fatura ve dolaşım belgesi düzenleme yollarına başvurmaktadır. Genellikle fatura hem içerik hem kağıt olarak gerçek dışı olmaktadır. Bunun yanında içerik itibariyle zaten gerçek dışı olan dolaşım belgelerinin kağıdı bazen gerçek bazen de sahte olabilmektedir. Kağıdı gerçek olan dolaşım belgelerini yerli firma yetkilileri, ticaret odalarının sadece firma isminin söylenmesi karşılığında dolaşım belgelerini satmasını, herhangi kanıtlayıcı belge istememesini fırsat bilip gerçekte var olan başka firmaların isimlerini vererek ticaret odalarından tedarik etmektedirler. Bu sayede ihracat işlemi ve karşı ülkede ithalat işlemi belgeye bağlanmış olmaktadır. Daha sonra karşı ülke durumdan şüphelenip belgeleri Türkiye’ye sonradan kontrol amacıyla gönderdiğinde ismi ticaret odasına verilen firma sahte belge düzenlemekle itham edilmek gibi ilgisi olmadığı durumlarla karşılaşabilmektedir.

İhracat nedeniyle herhangi bir menfaat temin edilmeyip hazinenin herhangi bir zarara uğratılmamasını ve ihracat karşılığında ülkeye döviz girdisi sağlanmasını bu yöntemle yapılan ihracatın olumlu yönleri olarak görebiliriz. Bu sebeple belki de anlatılan durumlar içinde en masum olan yöntemdir.

3.Değerlendirme ve Sonuç

1) Ülkemiz özelinde kayıt dışılığın fazla olması ve eşyaların firma stoklarına girerken ayrıntılı özelliklerinin firma kayıtlarında (barkod sistemi gibi) gösterilmemesi, kayıt dışındaki eşyaların kayıt altındaki eşyalarmış gibi gösterilerek ihraç edilmesine imkan sağlamaktadır. Bunun neticesinde, geçmiş yıllarda sık sık yapıldığını duyduğumuz hayali ihracatın başka bir şekli ortaya çıkmaktadır. Geçmişteki hayali ihracat uygulamalarından, yurtdışına gerçek eşya çıkışının olması nedeniyle ayrılan bugünkü hayali ihracat, yurtdışından kaynağı belirsiz paranın yurda getirilmesinde rahatlıkla kullanılabilir. Evrakta sahtekarlık yapılarak gerçekleştirilen bu yöntemlerle, ihracat kredilerinden yararlanılabilir.

Bu hayali ihracat yönteminin devlet denetim elemanlarınca çözülmesi, eşyanın ayniyatının kayıtlarda ayrıntılı belirtilmemesi ve belgesiz alış-satış imkanlarının varlığı nedenleriyle oldukça güçtür.

2005/8391 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararı’na 08.12.2006 tarihli 26370 sayılı R.G.’de yayımlanan 2006/11203 sayılı BKK ile eklenen Geçici Madde 1’in “b” fıkrasında da belirtildiği gibi, “belge kapsamında ithal edilen eşyanın tanımı ile ihraç edilen işlem görmüş eşyanın tanımının İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetveli tasnifine göre, aynı elyaf cinsi kapsamında olması halinde ihracat taahhüdünün kapatılabileceği” şeklinde vergi güvenlik önlemlerinin alınması, bunu yapanların işini zorlaştıracaktır. Ancak; söz konusu düzenleme şeklindeki güvenlik önlemlerinin sayısının arttırılması gerektiği ortadadır.

2) Bütçe açığına neden olan kayıt dışılık, haksız yere ihracattan doğan menfaatlerden yararlanılmasına, dahilde işleme rejiminin istismar edilmesine neden olarak bütçe açığını bir kez daha etkilemektedir. Ayrıca, kayıt altında üretim yapan firmalara karşı maliyet üstünlüğü sağlayarak onları da kayıt dışında faaliyette bulunmaya özendirmektedir[7].

Bu çerçevede, kayıt altında üretim yapan firmaların kayıt dışına çıkışının özendirilmemesi için düzenlemeler yapılarak suiistimallerin önüne geçilebilir.

3) Kayıt dışında üretilerek bu şekilde ihraç edilen eşyaların ithalatçısı ülkelerin yetkili makamları, kendi gümrük idarelerine sahte faturaların ve dolaşım belgelerinin ibraz edilmesinin artması üzerine, Türkiye’den gelen eşyalar üzerindeki denetimi arttırabilirler. Denetimlerin artması sonucu ithalatçılar başka ülkelere yönelebilir. Dolayısıyla, ihracatını bu gibi yöntemlerle arttırmaya çalışan Türkiye kendi ihracatına zarar verebilir, kayıt dışılık ve sahte belgecilik bumerang etkisine dönüşebilir.

Gümrük Dünyası Dergisinde yayınlanmıştır.

[1] Sarılı, Mustafa Ali,Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonominin Boyutları, Nedenleri, Etkileri ve Alınması Gereken Tedbirler , Bankacılar Dergisi, 41. sayı, Haziran 2002, s:43

[2] Yeldan, Erinç, (2001) Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, s:57, Türk Ekonomisinin Finansal Serbestleştirme Altında Makro Dinamik Etkileri, Şekil 11-4

[3]Özfidan,Hasan Yaşar, Ülkemizde Vergi Adaleti Nasıl Sağlanır? http://www.ekonomikcozum.com/vergi1.html, 25.12.2004

[4] Sürekli belgesiz satışlar dolayısıyla 100 Kasa hesabına kaydi olarak herhangi bir para girişinin olmayışı ve belgeli alışlar nedeniyle bu hesaptan kaydi olarak sürekli para çıkışının olması bir süre sonra söz konusu hesabın alacak bakiyesi/negatif bakiye/kırmızı bakiye verecek aşamaya gelmesine neden olacaktır.

[5] Gençyürek, Levent, Bavul Ticaretinde Katma Değer Vergisi Uygulaması, http://www.alomaliye.com/levent_gencyurek_bavul.htm 14.04.2005

[6]Melemen, Mehmet, (İstanbul 2003), Hayali İhracat& Dış Ticaret İşlemlerinde Usulsüz İşlemler, Türkmen Kitabevi, s:34

[7] Sarılı, a.g.e,s:43